Yıldıray Çiçek

Yıldıray Çiçek

Mail: yildiraycicek@turkgun.com

Sinan Oğan sana bu hayali kim kurduruyor?

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ aylarca hangi özelliğinden dolayı bilmediğimiz bir şekilde ABB Başkanı Mansur Yavaş’a “Gel Cumhurbaşkanı adayımız ol” diye adeta yalvarmıştı. Mansur Yavaş’ın bir başarısı yoktu. İdeolojisi yoktu. Davası yoktu. İlkesi yoktu. Ülküsü yoktu. 3-4 parti değiştirmesi ve MHP’ye yazdığı mektuptan sonra CHP’ye geçmesi onun zihinsel haritasını ve karakterini tamamen ortaya koymuştu.

Adam Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni yönetmekten acizdi ama Ümit Özdağ’ın o derin ufku(!) onu Cumhurbaşkanı adayı yapmak için çırpındı durdu. Oysa Mansur Yavaş Ümit Özdağ’a Allah’ın selamını dahi vermiyordu.

Ümit Özdağ yalvardı yalvardı baktı Mansur Yavaş onu adam yerine dahi koymuyor. Bu sefer  “Mansur Bey size duyulan sevgiye ve güvene bu şekilde ihanet etmeye hakkınız yok. Siz Türk gençliğinin umutlarına sırtınızı döndünüz. Gerçekten büyük bir hayalkırıklığı yaratıyorsunuz, keşke böyle yapmasaydınız" diyerek aşkına karşılık alamayan sevgili triplerine girdi ve çağrısını “Biz Zafer Partisi olarak dün gerçekleştirdiğimiz daveti geri çekiyoruz. Gerçekten büyük bir hayalkırıklığı yaratıyorsunuz, keşke böyle yapmasaydınız”  sözleriyle geri çekti.

Platonik aşkına karşılık alamayınca döndü Muharrem İnce’ye… Ona da kendi ittifaklarının Cumhurbaşkanı adayı olmasını teklif etti.

Muharrem İnce de konuyu hemen çözdü ve “Ben kimsenin yedek adayı değilim. Konuştum, aradım, nezaketsiz bulduğumu söyledim. Doğru değil dedim. Böyle bir şey olmaz“ açıklamasını yaparak Ümit Özdağ’ın teklifine “Hayır ”cevabını verdi. Ve ondan sonra Ümit Özdağ’dan uzaklaşabildiği kadar uzaklaştı.

“Adaysızlık” konusunda ortada kalan Ümit Özdağ bu sefer “hiç değilse birini çıkarmış olalım” düşüncesiyle Sinan Oğan’a teklif etti. O da “Zaten unutulmaya yüz tutmuştum, en azından ortada görünür olurum” diyerek balıklama daldı bu işe…

Sinan Oğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için gereken 100 bin imzanın büyük bir bölümünü de “Cumhur ittifakına zarar versin, MHP tabanından oy alsın” kurnazlığında CHP’liler verdi. Çünkü Sinan Oğan’a imza verip Kemal Kılıçdaroğlu’na destek ziyaretine giden adamlar tanıyorum.

Sinan Oğan da zaten kendine verilen rolünü “Ben Kılıçdaroğlu'nun oylarını almıyorum MHP kökenliyim daha ne diyeyim” sözleriyle açık etmiştir. “MHP kökenliyim” cümlesi dışında diğer cümleleri doğrudur. Çünkü Sinan Oğan’ın “MHP kökenliyim” diyecek bir kökeni yoktur. MHP’yi milletvekili adayı yapıldığı 2011 yılında görmüş ve tanımıştır. O günden önce ne MHP’de ne Ülkü Ocakları’nda bir geçmişi olmuştur. O geçmişine geleceğim.

Sinan Oğan’a verilen görev “Cumhur ittifakı ve MHP oylarını tırtıklama” adına bir misyondur. Geçtiğimiz günlerde de “Seçimler ikinci tura kalırsa ne yapacaksınız?” sorusuna verdiği "Cenneti vaat edemezsek de cehennemin kapılarını kapatmaktan yanayız" şeklindeki cevapla Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini ifade etmişti. Belki ilk turda da oyunu Kemal Kılıçdaroğlu’na verecektir. Biliyorsunuz Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra %0’lık partileri bile ziyaret etmişti. Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’yi de Memleket Partisi Genel Merkezi’nde ziyaret etmişti. Ama ne hikmetse Kemal Kılıçdaroğlu “Ata İttifakının” Cumhurbaşkanı adayını Zafer Parti’sinde ya da Sinan Oğan’ın varsa seçim ofisinde ziyaret etmedi. Ya ne oldu? Sinan Oğan CHP Genel Merkezi’ne yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun ayağına gidip görüşmüştür.

Sinan Oğan 2019 yerel seçimlerinde de zaten CHP’li belediye başkanlarının kazanması için propaganda yapmış ve oyunu da CHP’li ya Mansur ya Ekrem ikilisinden birisine vermiştir. 2017 referandumunda da CHP-HDP cephesine destek vermek için “Hayır” kampanyasında yer almıştı. O günlerde de televizyon televizyon, il il gezmişti.

Sinan Oğan Kemal Kılıçdaroğlu görüşmesinden sonra onunla duygusal bağını da "Annem vefat ettiğinde Devlet Bahçeli başsağlığı bile dilemedi. Kemal Kılıçdaroğlu, Iğdır'daki taziye evine kadar geldi" cümleleriyle oluşturmaya çalışmıştır. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli can düşmanlarını bile sağlık-başsağlığı gibi konularda arayan bir liderdir. Sinan Oğan seni aramadıysa vardır başka bir durum!

Sinan Oğan 2011 yılında tanıştığı MHP’den dört yıl sonra ihraç edilmiştir. Ama onu kurgulayanlar, kullananlar MHP üzerindeki hesaplarda figüran olarak rol vermektedir. MHP ile artık resmi bir bağı olmayan, MHP’den birçok nedenden(!) ihraç edilmiş ve şu an Cumhurbaşkanı adayı olan Sinan Oğan’ın bu atmosferde bile çıktığı televizyonda MHP üzerindeki hesaplarını ve hayallerini ifade etmesi de başta ifade ettiğimiz “Ben Kılıçdaroğlu'nun oylarını almıyorum MHP kökenliyim daha ne diyeyim” şeklinde itiraf ettiği rolünün bir yansımasıdır.

Armağan Çağlayan’ın programına çıkmış orada "Ben başladığı işi bitiren biriyim. MHP genel başkan adayıydım, o iş daha bitmedi.” diyor. Armağan Çağlayan da “O iş bitmedi dediniz. Yani bir gün MHP genel başkanı olacağım diyorsunuz?” diye söze giriyor. Sinan Oğan da “İnşallah” diye cevap veriyor. Sinan Oğan MHP ve Ülkücü Hareket’te hangi geçmişin var senin?

MHP’de siyasete başladığın 2011 yılından önce, gençliğine dair MHP ve Ülkü Ocakları’nda bir tane fotoğrafını gösterebilir misin?

Gösteremezsin. Çünkü yok… Çünkü sonradan bazılarının hatıralarından, anılarından ve yaşadıklarından öğrendik ki, zaten bizden değilmişsin…

Mesela anısı olanlardan iki kişinin seni nasıl tanıdıklarına dair örnek verelim mi?

Birincisi Sonsuz Türk Haber İmtiyaz Sahibi Musa Küçük’ün Rahmetli Ebulfez Elçibeyin’in damadı Agil Samedbeyli ile yaptığı söyleşisinde ortaya çıkan şu bilgilerdi.

Ebulfez Elçibey Türk milliyetçilerinin gönlüne taht kurmuş sembol isimlerdendir. Bugün siyasi arenada da Türk milliyetçiliği ve Elçibey ismi üzerinden prim yapmaya çalışan birçok kesim var. Hatta hali hazırda MHP’de kongre toplanması talebiyle yola çıkan Sinan Oğan da geçmişte Ebulfez Elçibey’in en yakın çalışma arkadaşı ve talebesi olduğunu söylüyor. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

Agil Samedbeyli: Sinan Oğan’la aynı dönemde okuduk. Sinan Oğan’ın Elçibey’in en yakın çalışma arkadaşı olduğu veya Elçibey’in talebesi olduğu hakkındaki iddialarının hiçbir gerçek yanı yoktur.

Sinan Oğan ile aynı üniversite okudunuz. Biz 2011 seçimlerine kadar Sinan Oğan’ın MHP’li veya ülkücü olduğuna dair bir belgeye ulaşamadık. Kendisine böyle bir durum varsa kamuoyuyla paylaşmasını ifade ettik ama cevap alamadık. Siz Sinan Oğan ile aynı üniversite okuyan biri olarak O’nun öğrencilik yıllarında nasıl bir ideolojiye sahip olduğunu bizimle paylaşır mısınız?

Agil Samedbeyli: Sinan Oğan fikir olarak bizim arkadaş çevresinden farklı bir siyasi görüşe sahipti. Bu sebepten dolayı hiç bir zaman frekanslarımız örtüşmedi. MHP milletvekili olduğu dönemlerde de hiç bir toplantıda Elçibey’in ismini anmadı.

***

Bu röportaj içinde “Sinan Oğan fikir olarak bizim arkadaş çevresinden farklı bir siyasi görüşe sahipti” cümlesi zaten gerekli kanaati oluşturuyor değil mi?

Bitmedi. Asıl bomba bir anı daha var. Onu da geçmişte (10 Şubat 2016) yazdığım “SİYASETTE ORGAN NAKLİ VE GEÇMİŞİ OLMAYANLARIN SAHTE MASALLARI” başlıklı yazıda şöyle kullanmıştım:

En ilginç bilgiyi de 1 Kasım seçimleri sonrası, MHP'de başlayan kongre tartışmalarından sonra öğrendim. Bu MHP bünyesine nakil olan organ, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanlığı yapmış bir şahsiyetin yanına "MHP genel başkan adayı olmayı düşünüyorum, desteğinizi almaya geldim" demek için gittiğinde, Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış kişinin "Yahu sen solcu olduğun için biz seninle geçmişte kavga ettik, nasıl olacak bu iş?" diye cevap vermesinden sonra öğrendim. Ben bu bilgiyi öğrendikten sonra yazılarımda sürekli buna vurgu yapmaya çalıştım.

 

Bunu sık sık vurguladığım yazıları yazdığım günlerde de sosyal medyada bir yazı paylaşıldı. Yazının içeriği Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı’nın gösterdiği tavırla yüzde yüz uyuşuyordu. Yazı daha sonra sahibinin "tartışmalar içine girmek istemediğim için kaldırıyorum" demesiyle yayından kaldırılmıştı. Çünkü yazı aşırı bir şekilde paylaşılmaya başlamıştı. Yazının sahibi geçmişte İstanbul Ülkü Ocakları ve MHP Genel Merkezi bünyesinde görev yapmış, benimde yakından tanıdığım değerli bir şahsiyetti.

 

Tartışmalar içinde olmamak adına yazıyı kaldırdığı için ismini yayınlamayı da nezaketen düşünmüyorum ama yazısı aynen şu şekildeydi:

 

"1990 yılı, İstanbul'da öğrenci olduğum ve AÖS'de kaldığım yıl... Azerbaycan'a Rus tankları girmiş... Tabii bir infial içindeyiz... Bazı arkadaşlarla gece yurtta oda oda dolaşıp ertesi gün Rus Büyükelçiliği önünde protesto gösterisi yapmak için adam toplamaya karar verdik. Odaları dolaşmaya başladık. Herkes bir şeyler yapılması gerektiği konusunda hemfikirdi ama ziyarete gittiğimiz bazı arkadaşlar 'Ocağın bu işle bir alakası yok kendi başınıza iş çevirmeyin' diye bize kızıp ikaz ettiler. Tabii biz yaptığımızın doğru olduğuna inandığımızdan vazgeçmedik ve arkadaşlarla görüşmeye ve onları ertesi günü Taksim Meydanı'na çağırmaya devam ettik...(Geçenlerde gördüm o gece bizi 'Ocak bu işte yok..' diye ikaz edenlerden bazıları kendilerine bir genel başkan adayı bulmuş geziyorlar. Neyse 'Allah hayırlı etsin.' )

 

Sabahleyin topluca okula gidip oradaki bazı arkadaşlarla da görüştük. Ocak bu işte yok dendiği için 'bir kısmımız gidip Azerbaycan Derneği ile görüşelim eğer onların bir programı varsa haberleşip topluca onlara katılalım' dedik. Beyazıt Cebeci, şu an bürokrat olan bir başka arkadaş ve Elazığlı olduklarını hatırlayabildiğim bazı ülkücülerle Derneğe gittik. Anlattık... Ülkücü öğrenciler olduğumuzu ve bir programları varsa katılmak istediğimizi söyledik. Orada bulunan bir genç olağanüstü bir tepki göstererek ayağa kalktı. 'Ülkücüler de kim oluyor, bu işin ülkücülerle bir alakası yok... Benim TKP'li arkadaşlarım da gelecek. Bilmem hangi örgütte dostlarım var onlar da gelecek diye bağırmaya başladı.. Biz Kürşat'la daha ağzımızı açmadan Elazığlı çocuklar onun üzerine yürüdüler. Biz araya girip ciddi bir tatsızlık olmasına engel olduk zaten o şahıs da pabucun pahalı olduğunu görüp odayı terk etti. Biz de sola solculara TKP'ye ve anılan örgütlere yönelik biraz sinkaflı sözler söyledikten sonra dışarı çıktık.

 

Ne yapalım nasıl yapalım karar veremiyoruz... Beyazıt Kürşat 'haydi okuldan arkadaşları da alıp Taksim'e gidelim. Birileri vardır yoksa biz bir şeyler yaparız' dedi. Bunun üzerine Taksim'e yöneldik. Otobüste 'Ocak niye yok? Azerbaycan Derneği'nde bu Marksistler ne arıyor?' diye söve saya Taksim'e vardık. O gün Taksim'e vardığımızda gördüğüm manzara kadar beni duygulandıran ve mutlu eden çok az manzara görmüşümdür. Meydan ülkücülerle tıklım tıklım dolu. Erdem başkan ile Halit başkan organizasyon yapmışlar. Muhteşem bir miting yaptık... Bahsettiğim marksist bir ara mikrofonu alıp mitinge sahiplenmeye kalktıysa da Erdem başkan elinden megafonu alıp onu aşağı indirdi. Kendisi güzel bir konuşma yaptı.

 

O mitinge katılan arkadaşlarımızdan sonra Azerbaycan'a gidip mücadeleye katılanlar da oldu. Gazi olarak dönen bazı dostlarla hala görüşüyoruz.. Dernekte oturup muhtelif sol örgütleri ülkücülere tercih ettiğini söyleyen genç ise bugün MHP'de Genel başkan adayıyım diye geziyor... Sonra üniversitelerde başka protesto gösterileri de yaptık ve her seferinde sol amigoların saldırılarına maruz kaldık... Ancak bütün hengâmelere rağmen o günler Türk Birliği'nin çok yakın olduğunu anladığımız ve hissettiğimiz ilk gençlik günlerimizdi. Hala da buna inanıyoruz." 

 

(21 Ocak 2016)

 

Sinan Oğan sana hayal kurma senaryosu kim yazıyorsa, MHP ve Ülkü Ocakları’nda geçmişin olmadan böyle büyük bir hayal kurdurmasın, o hayalin altında kalırsın. FETÖ’nün kapatılan Zaman gazetesinde 2004 yılında tam sayfa yazılar yazan Sinan Oğan’ın o tarihlerde içinde “MHP ve Ülkücü” kelimelerinin geçtiği bir yazısı var mı acaba? Çok merak ettim. Bu arada Zaman gazetesinde tam sayfa yazı yazmana referans olan kimdi Sinan Oğan? Bak onu da şimdi yine çok merak ettim.

Bir de şunu çok merak ediyorum. Azerbaycan üzerinden bu kadar nutuk atıyor, Azerbaycan üzerinden hikâyeler yazıyorsun da, sen nasıl bir Türk milliyetçisinin ki, 30 yıl sonra Karabağ’ı Ermeni işgalinden kurtaran duruşu sergileyen, mücadeleyi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Cumhur ittifakına düşmanlık yapıyorsun?

“Çırpınırdı Karadeniz” marşındaki yılların hasreti olan “Azerbaycan bayrağını/ Karabağ’da asacağız/ Azerbaycan bayrağını/ Karabağ’da asacağız” iradesini yaşatan Recep Tayyip Erdoğan’ı değil de, Karabağ’ın işgalden kurtulmasını "Maalesef gelen haberlerde, Türkiye'den Azerbaycan'a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların da Azerbaycan'a gönderildiği ifade ediliyor" şeklinde değerlendirenleri CHP’de başdanışman/milletvekili yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nu ikinci turda destekleyeceğini söylüyorsun?

Sinan Oğan sana geçtiğimiz haftalarda ne dedim?

“MHP’ye bulaşma…”

Bir daha bulaşırsan asıl bomba o zaman geliyor!

Gel senin sloganla söyleyelim. Bulaşırsan O An Geliyor!

Seçim sonrası Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başında kalamayacak. İstersen geçmiş kimliğine yakışır şekilde CHP üzerinde hayaller kurmaya başla. Şimdi CHP’ye çalışmanın vefasını CHP’liler elbette unutmayacaktır. MHP’den ihraç edildiğin günden bu yana hep CHP ile uyum içinde olduğunu görmeyecek kadar vefasız olamazlar.

Terör örgütü PKK ile ittifak ve işbirliği yapan Kemal Kılıçdaroğlu senin için dert değil, PKK’yı ezen Cumhurbaşkanı Erdoğan dert öyle mi? Senin cehennem anlayışı çok farklıymış…

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar