Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

SOHBET KÜLTÜRÜNÜ YENİDEN KEŞFETMEMİZ GEREK

Sürekli huzurlu ve güvenli bir toplum olamadığımızdan yakınıyoruz. Her gün haberlerde siyasilerin ağız dalaşını izliyoruz. Sevgimizi yeşertmek yerine nefretimizi keskinleştiriyoruz. Peki hep istiyoruz ama yakındığımız konunun aynı zamanda unsuru olduğumuzun farkında mıyız?

Çoğu zaman arkadaşlar bir araya gelip sohbet ediyoruz. Toplumsal kaynaşmanın en önemli unsuru sohbet kültürünün hayatımızda hakkıyla yer almasıdır. Ancak her insan insana iletişim sohbet anlamına gelir mi? Yoksa sohbetin kendine mahsus özellikleri ve daha derin bir anlamı mı var?

Öncelikle sohbet kültürünün altında yatan temel etmenler nelerdir. Bu etmenlerle sohbeti tanımamız kolaylaşacaktır.

Kişi kendisiyle sohbet edebiliyor mu yoksa kendisiyle kavgalı mı? Kendisiyle kavgası olan kimse, yani kavga edecek birini bulamadığında ceketini asıp onunla kavga eden insan bir başkasıyla sohbet edebilir mi? Sohbet ehli kişi aynı zamanda kendiyle barışık olan kişidir. Kendini sevmeyen, kendiyle sohbet edemeyen kişi başkasıyla da sohbet edemez.

Bu bağlamda sohbetin merkezi sevgidir. Birbirini seven insanlar sohbet edebilirler. Sevgi karşımızdaki insana iyi niyetle bakabilmeyi sağlar. Kusurlardan ziyade kişinin iyi yönlerini görmeyi, o yönüyle bütünleşmeyi sağlar. Sevgi olmadığında kusurlar, aksaklıklar ve eksik yönler öne çıkar. Kişiler birbirlerine Rekabet duygusu, fayda duygusu, üstünlük duygusuyla yaklaşır. Böyle bir yapıdan sohbet değil, çatışma doğar.

Sohbet edecek kişi çok bilgili olmayabilir ama biraz irfan sahibi olması gerekir. İrfan sahibi olmak insan kendini, haddini, hududunu bilmesi demektir. Kendi sınırlarını bilmeyen insan başkalarının sınırlarını da bilmez. Bu nedenle hep karşıdakinin duygusal, zihinsel, sosyal alanlarına destursuz girerek, onun iradi yapısını, özgürlük sahasını ihlal eder. Sohbetin çıktısının huzur olması gerekirken, ortaya huzursuzluk çıkar. Dolayısıyla haddini bilmeyen insanlar sohbet ehli insanlar olamazlar.

Sohbeti pekiştiren ana unsurlardan biri de kişideki empati yeteneğidir. Yani olayları, olguları, sözleri karşısındaki kişinin bakış açısıyla görebilme yeteneği. Empati yeteneği, kişinin sosyal çevresinin genişliğine ve edebiyat eserlerini okumasına bağlı olarak gelişir.  Asosyal ve hiç edebiyat eseri okumamış kişilerde empati yeteneği ve duygu seviyesi asgari düzeye iner.

Sohbet ehli kişi dinlemeyi bilen kişidir. Dinlemek karşıdaki insanı anlamaya çalışmak, zihinsel çaba sarf etmektir. Dinlemek konuşmaktan daha zor bir eylemdir. Bu nedenle dinlemeyi iyi öğrenmek gerekir. Karşısındaki kişiye cevap yetiştireceğim telaşıyla yaklaşan, bu nedenle konuşan kişi henüz sözünü bitirmeden lafını balla kesiyorum diyerek baltayla kesen kişi dinlemiyordur. Sazı eline aldığında bırakmayan muhataplarını konuşmasına maruz bırakan kişi sohbet etmiyordur. Sohbette diyelim dört kişi varsa kişi başına düşen konuşma miktarı ¼ oranına uygun olmalıdır. Gereğinden fazla konuşmak başkalarının zamanını çalmaktır. Bu durum sohbet adabına uygun düşmez.

Sohbet eden kişiler arasında bir hiyerarşi söz konusu değildir. Sohbet eşitler arası bir ilişki biçimidir. Eğer sohbet bir hiyerarşik bir iletişime dönerse sohbet doğal mecrasından çıkar, yatay iletişimden dikey iletişime döner. Dikey iletişim ise astlık, üstlük ilişkisinde geçerlidir. Eğer duygusal zihinsel bir konuyu eşitler arası bir düzeyde konuşuyorsan sorun yoktur. Ama karşıya nasihat vermeye başlamışsan kendinde bir üstünlük vehmedip karşındakini eksik ve alt gruptan biri olarak görmeye başlamışsın demektir. Ya da konuşmada yargılayıcı ifadeler kullanıyorsan sohbet, sohbet olmaktan çıkar.

Sohbet esnasında “ben senin dediğine katılmıyorum” şeklinde bir cümle olmaz. Böyle bir cümle “senin dediğin yanlış ben şimdi doğrusunu söyleyeceğim” anlamında bir tavırdır. Oysa bu konuda ben şöyle bir kaynaktan şunu okudum. Benim okuduklarımdan dinlediklerimden şöyle bir kanıya vardım demesi uygun olur. Çünkü bir tez ileri sürerken karşıyı reddetmek ya da yanlışlamak gerekmiyor. Sonuçta söylediğimiz sözler deneyimlerimizden, ya da öğrendiklerimizden oluşan öznel bir doğrudur, mutlak doğru değildir. Kişi sadece kendi bilgilerini ortaya koymalıdır, bilgilerin göreceliği olduğunun da bilincinde olmalıdır. Kesin, iddialı, köşeli sözler sohbet adabına uygun değildir çatışma doğurur.  Oysa sohbette fikirler birbirini reddederek değil, tamamlayarak ve birbirini besleyerek gelişir.

Kişinin kendini övmesi ya da başkalarının ağzıyla kendine övgüler dizmesi, kendini merkez yapması diğerlerini tali görmesi anlamına gelir. Bu durum sevginin özüne aykırıdır. Sevgi kişinin nefsini sürekli aşağıda tutan bir anlayış geliştirir, kişiyi alçak gönüllü yapar. Kişi kendini övmekle egosunun emrine girer, kişiyi kibirli yapar. Kibirli insanı Allah sevmediği gibi kulları da hiç sevmez.

İyi bir sohbet yaratıcılığı geliştirir. Sohbet ehli kişilerle yaptığınız konuşma kitap okumaktan daha faydalıdır. Kitap okurken edilginsiniz ama sohbet ederken zekâ ve muhakeme aktiftir sohbet esnasında yeni yeni fikirler düşünceler açığa çıkar. Gerçek anlamda bir sohbet yapıyorsanız, sohbetten ayrıldığınızda artık eski kişi değilsiniz. Beyin kıvrımları arasında yeni düşünceler, fikirler bilgiler filiz vermeye başlamış olur.

Bu konuyu neden yazdım. Toplum olarak sorunlarımıza karşı iş birliği yapma becerisi gösteremiyoruz. Sürekli birbirimizi suçluyoruz. Bir uzlaşı içinde toplumsal bütünlük sağlayamıyoruz. Birbirimizi sürekli yargılıyoruz, suçluyoruz birbirimizle sağlıklı bir iletişim ve bağ kuramıyoruz, devamlı kavgalı oluyoruz, mahkemelik oluyoruz.(Bunları nereden çıkarıyorsun diyorsanız aşağıda istatistikleri verdim) Bu sorunların kökünde sohbet kültürüne yabancılaşmamız yatıyor. Biz ne zaman sohbet etmeyi öğrenirsek makro düzeydeki uyumsuzlukların da düzene girdiğini göreceğiz.
**
Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün 2019 yılı için hazırladığı istatistiklerden bazı verileri aktarmak istiyorum.
2019 yılında Cumhuriyet Savcılıkları Soruşturma Dosya Sayısı 9.342.676 dır. Bunlardan 4. 256.126’ sı faili meçhul dosya sayısıdır.
**
2019 yılı Hukuk Mahkemelerinde görülen dava sayısı 2.155.463’tür.
**
2019 yılı İcra ve iflas Daireleri Dosya Sayısı 31.485.90’dır.
Bu rakamların ne anlama geliyor. Bebekleri, çocukları ve çok yaşlı nüfusu çıkarırsak geriye kalan herkes birbiriyle kavgalı, herkes birbiriyle icralık. Toplumumuz ne kadar huzur ve sükûn içindedir, işte fotoğrafımız bu.
**
(Yazı çok uzun oldu. Okunacağından tam emin değilim ama okuyanlara selam olsun. Ne diyeyim.)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar