Verdiniz coşkuyu Bekaroğlu’na

*

CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, şöyle bir paylaşım yaptı:

*

“73 yıl önce rahmetli Menderes, tek parti faşizmine karşı ‘Yeter, söz milletindir’ demişti. Tarih tekerrürdür. Biz de 73 yıl sonra iki partinin kurmakta olduğu faşizme karşı ‘Yeter, söz milletindir’ diyoruz. MHP / AKP faşizmi bu sloganı kime karşı kullanacak, birbirlerine mi?”

*

CHP’den olağanüstü tepki aldı bu paylaşım. Bekaroğlu, paylaşımı sildi. Ama tepkiler dinmedi.

*

Neler dendi neler Bekaroğlu’na.

“Silmek yetmez, istifa et” dendi. “Sen nasıl CHP’lisin?” dendi. “İnönü’ye faşist mi diyorsun sen?” dendi. “CHP’de senin ne işin var?” dendi. “Geldiğin yeri unutmamışsın demek ki” dendi.

*

Ama durun bir dakika!

*

Mehmet Bekaroğlu, durup dururken coşup böyle bir paylaşım yapmadı ki.

Adam baktı partisinin genel merkez binasına asılan afişe.

Orada “Yeter, söz milletindir” sloganını görünce aklına tabii ki “Tek parti faşizmi, Demokrat Parti’nin şahlanışı, Menderes’in asılması” falan geldi.

Ve içinde “Rahmetli Menderes”, “Tek parti faşizmi” geçen paylaşımı yapıverdi.

*

Partinizin efsane genel başkanı İsmet İnönü’yü devirmek için bulunmuş bir sloganı afiş yapıp partinizin genel merkezinin duvarına asarak verdiniz adama coşkuyu. Adamcağız da ne yapsın? Kapıldığı coşkunun gereğini yaptı.

*

Kaç kere dedim:

“Sahiplenmeyin şu sloganı. Mutlaka arıza çıkar.”

Dinlemediniz. Sakalım da var üstelik.

AK PARTİ’NİN YAPMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ ŞEY

ÇOKTANDIR gözlemliyorum:

AK Parti içinde öyle milletvekilleri var ki...

- Partiye hiçbir önemli katkı sağlamıyorlar.

- Bölgelerinde vatandaşla iyi diyalog kuramıyorlar.

- Hiç konuşmuyorlar. Konuştuklarında ise ne dediklerini bilmiyorlar. Hatta susmaları, konuşmalarından daha hayırlı oluyor.

- Erdoğan’ın yükünü almak yerine Erdoğan’a yük oluyorlar.

- Parti imajını, Erdoğan’ın imajının altına çekiyorlar.

- Partiye oy kazandırmak yerine oy kaybettiriyorlar.

*

Yeni dönemde AK Parti’nin işte bu tür milletvekillerinden kurtulması şart.

Esaslı bir yenilenme, radikal bir tazelenme, kılı kırk yaran bir ayıklama, muazzam bir gençleşme gerekiyor yani.

SEÇİM NASIL KAYBEDİLİR

* “Bu iş bitti, aldık götürdük” diyerek.

* Sadece rakibin dağınıklığına bel bağlayarak.

* Hınç, intikam, öfke çığlıkları atarak.

* Umut yerine umutsuzluk aşılayarak.

* Aksiyon yerine reaksiyon geliştirerek.

* Rakibi küçümseyerek.

* Halk aşağılaması yaparak.

* Sistematik çalışmayarak.

* Sadece kendi seçmenini hesaba katarak.

* Sokağı ihmal ederek.

Seçim tertemiz kaybedilir.

AVRUPAİ BİR GÖRÜNTÜNÜN TAKILDIK GİTTİK PEŞİNE

BİLECİK gibi bir yerin vekâleten de olsa belediye başkanlığını yürüten bir ismin...

Kuzey Avrupa soğukluğunda bir tipe sahip olması, Danimarka refahını anımsatması, Norveç rüzgârları estirmesi, İsveç polisiyelerinden fırlamış gibi durması falan...

Gerçekten de çok enteresan bir şey.

*

Ama biraz abarttık galiba.

İtiraf ediyorum:

İlk üç gün ben de kapıldım “Bilecik’te böyle başkan. Vay be” diyerek bu cool karizmanın peşine.

Ama sanırım artık yeter.

*

Azıcık doğu havası gördüğümüzde yüzümüzü buruştururken baskın bir Kuzey Avrupa havası görünce kendimizi acayip iyi hissediyoruz.

Ne kadar inkâr etsek de çok şekilciyiz.

İki yüz yıllık bir özelliğimiz bu. Bir türlü atamıyoruz üzerimizden.

KAMYONUN ARKASINDA YAZSA KÜÇÜMSERSİNİZ

“SİZİN hasta olduklarınızı biz taburcu ettik” yazmış Serenay Sarıkaya.

*

Alkış, kıyamet.

‘Lafı gediğine nasıl da koymuş’ falan diye selamlamalar.

*

Uzun yol şoförü Abidin abi, sürdüğü TIR’ın arkasına böyle bir şey yazsa...

Ya da...

Ece Üner, Facebook’tan böyle bir özlü söz alıntılasa...

“Ay ne kadar da varoş” diye küçümseyecek ne denli tip varsa Serenay Sarıkaya’yı alkışlıyor.

*

Tek bir umudum var: Belki de Serenay Sarıkaya da bu tür laf sokmalarla kafa buluyordur. Buluyor olsun. Lütfen. Lütfen ama.