Ülke yönetimini elinde bulunduran siyasi iktidarların üzerlerine düşen önemli bir sorumluluk, vatandaşın içinde bulunduğu koşullara uygunluk arz edecek şekilde gündem belirlemektir.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 12 Eylül darbesinin yıl dönümünde, darbenin sembol mekânı eski Ulucanlar Cezaevinde yeni anayasa için gerçek bir toplum sözleşmesi hedeflediklerini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan cezaevinde katıldığı ‘1982 Yerine 2023 Anayasası, Sempozyumunda özetle ’12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987 den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017 de tarihi bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hala bir darbe anayasasıdır, dedi.
Konuşmasının devamında Erdoğan, tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına çağrıda bulunarak, ‘ en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim, diye seslendi.
Sayın Erdoğan’ın bu seslenişinin ardından AK Parti mensubu değişik makamlarda görevli yetkililerin, yeni anayasanın gerekliliğini ifade eden açıklamalar yaptığı gözlemlendi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bir basın mensubuyla yaptığı söyleşide, ‘milli iradeyi esas alacak yeni anayasanın, milletin anayasası olacağını, özgürlükleri genişleten ve teminat altına alan bir anayasa olması gerektiğini, temel nitelik olarak kuşatıcı ve çoğulcu olmasına özen gösterileceğini, ifade etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’da ‘ yasakçı, darbeci zihniyetin son kırıntılarının yer aldığı vesayetçi anayasayı; insanı merkeze alan, milli irade ruhuyla hazırlanmış, sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa ile değiştirmek, istediklerini, söyledi.
MUHALEFET NE DİYOR?
Yirmi yılı aşkın bir süredir iktidarda olan, mevcut anayasadaki değişikliklerle yetinen iktidarın yeni anayasa konusundaki söylemlerini şüpheyle karşılayan muhalefetin Cumhurbaşkanın çağrısının ardından yaklaşımları merakla bekleniyordu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısının ardından partisinin gurup toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Erdoğan, ‘yeni sivil, demokratik bir anayasa güzel bir anayasa yapalım, diye çıktı konuşma yaptı. Samimi mi? Gerçekten adaletten, demokrasiden yana mı? Bende biliyorum, düşüncesini açıkladı diye hapishaneler dolu ya, insanlık hakkını kullanan anayasanın kendisine verdiği yetkiyi kullanan birisi hapiste ise bu anayasa askıda demektir, Merdan Yanardağ, 80-85 yaşındaki emekli paşalar, gazeteciler niye içerde? Düşüncelerini açıkladılar diye. Demek ki Erdoğan gerçek anlamda demokratik, sivil anayasa falan istemiyor." (Milliyet, 04.10.2023, S.14)
Saadet ve Gelecek partilerinin, Saadet Partisi adı altında ortaklaşa kurdukları Meclis grubunda yeni yasama yolundaki ilk toplantısında konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise yeni anayasaya ilişkin düşüncelerini şöyle ifade etti:
"Sayın Cumhurbaşkanı niyetinizi çok iyi biliyoruz. Samimiyseniz; 12 Eylül Anayasa’sını kaldıracak, yerine gerçekten kâmil ve milli bir anayasa yapmak için her türlü çabayı sergileriz. Sorumuz; açık ve net. Milletin başına bu belaları saran Cumhurbaşkanlığı Sistemini de tartışmaya var mısınız? Yoksunuz. Niyetiniz zaman kazanmak ve oyalamak. Milletin birinci gündemi; iştir, açlıktır, bu tartışmaları yerel seçimlerden sonraya ertelesinler."
DEVA Partisi lideri Ali Babacan’da gazetecilerle anayasa konusunda yaptığı bir söyleşide partisinin görüşünü şöyle açıklamıştı:
"Şu var ki Anayasaya uymayan bir yönetim anlayışı var. ‘Uymuyorum, diyor. Mevcut Anayasaya uymayan bir yönetimi getirmeye çalıştığı Anayasaya uyabileceğine dair bir garanti yok. Bir samimiyet testinden geçmeleri gerekiyor onun için de mevcut Anayasaya uymaları gerekiyor önce." şeklinde beyanda bulunmuştu.
YAZARLAR, AKADEMİSYENLER VE MERHUM BOZBEYLİ’NİN GÖRÜŞÜ
Yeni sivil anayasa tartışmalarının başlaması, konunun uzmanı olan bilim insanları ile günlük basında düşüncelerini beyan eden yazarları da harekete geçirdi.
Genelde ortak bir görüşü yansıtması açısından, mevcut Anayasa’nın Türk insanının ve toplumun ihtiyaçlarına uygun bir Anayasa olmadığı şeklinde yorumlar yapıldı.
Yapılmak istenen yeni sivil anayasa öncesi basında yazarların ifade ettiği yorum ve eleştirilerin bir kısmını şu şekilde sıralayabiliriz:
- Bugün hala 12 Eylül darbe anayasasından söz ediliyorsa buradaki en büyük sorumluluk 22 yıldır ülkeyi yöneten Ak Parti iktidarına aittir.
- Sivil Anayasa da ki ‘Sivil, kelimesi bir tüketim aracı bu besbelli. Sivillerin yapacağı her şeyin sivil olacağı muhakkak değil. Nitekim 12 Eylül darbesini savunanlarda anayasalarını sivillere yaptırdı.
- Gerçekleri görelim… Demokratik anayasa yapılması koşulları bugün bu ülkede yok.. Zaten iktidarda ‘demokratik, demiyor, ‘sivil, diyor.
- Sivillerin de faşist bir anayasa yapma ihtimalleri vardır. İyi olurdu, toplumun bütün kesimlerinin sağcısının solcusunun, Sünni’sinin- Alevi’sinin, Müslim’in- gayrimüslimin, hakkını hukukunu gözeten, özgürlükleri teminat altına alan bir anayasanın yazılması, yürürlüğe girmesi.
- Millet geçim derdindeyken Anayasa’yı sivilleştirme ısrarının altında seçim kazanmayı kolaylaştırma hesabı çıkarsa nasıl görünür?
Darbe dönemi anayasası tartışmaları zaman zaman gündeme gelmekte, iktidar ve muhalefet arasında bir konsensüs sağlanamayınca gündemden düşmektedir. Nitekim yakın bir tarihte 2007 yılında AK Parti iktidarı Anayasa hukukçusu merhum Prof. Ergun Özbudun’a kurulacak bir komisyonla anayasa taslağını hazırlamasını talep etmişti.
2007 yılında merhum Prof. Ergun Özbudun’a hazırlatılan Parlamenter Sisteme dayalı yeni Anayasa taslağı ile günümüzde de hazırlanmış olan anayasa taslakları müşahhas bir neticeye ulaşılmadan tekrar gündeme gelecekleri günü bekliyor.
05.02.2011 tarihinde Demokraside Birlik Vakfının konuğu ve Onursal Başkanı olan TBMM eski başkanlarından merhum Ferruh Bozbeyli, o dönemde de gündemde olan anayasa tartışmaları üzerine ‘Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve Yeni Anayasa, konulu sunumunda şunları söylemişti:
"Dokunulmaz olan milletvekili değil, Anayasadır, suç işleyen bir milletvekilini saklamamak gerekir.
Bir kuralı milletin ihtiyaçlarına göre değil de başka amaçla getirirseniz orada adalet olmaz. 1961 Anayasa’sına oy veren Nihat Erim bu Anayasa lükstür dedi, buna rağmen 80 maddesi değiştirildi.
Anayasanın temeline insanı koymak gerekir. Anayasa’da evrensel hukuk açısından bazı maddeler değiştirilmez hükmünün konulması yanlıştır. Sonuçta ihtilal yapanlar, cumhuriyetin vasfını değiştirdi."
16.04.2011 tarihinde Demokraside Birlik Vakfında ‘ Yeni Anayasa Nasıl Olmalı?, konulu konferans veren emekli öğretim üyesi anayasa hukukçusu Prof. Atilla Özer’de görüşünü şöyle açıklamıştı:
"İnsan hak ve hürriyetlerini esas alındığı bir Anayasa istiyoruz. Yeni Anayasa toplumun ihtiyaçlarına karşılık vermelidir. Anayasa, toplumda konsensüs bir metin olmalı ve Kurucu Meclis tarafında yapılmalıdır."
28.05.2011 tarihinde yeni anayasa tartışmalarının devam ettiği dönemde yine aynı vakıfta bir konuşma yapan Anayasa Mahkemesinin eski üyelerinden, emekli Prof. Sacit Adalı’da yeni anayasa konusunda görüşünü şöyle paylaşmıştı:
Gerçek devrim, hukuk devrimidir. Hukuk devletinde yasaklamalarla sorunlar çözülmez. Yapılan anayasalar maalesef belirli güçleri koruyan manipülasyon anayasası olmuştur. Anayasayı güdümlü olmaktan çıkarmak gerekir. Bir anayasa belirli mihraklara şans vermemelidir.,
Sonuçta yeni sistemde anayasa değişikliğinin 600 sandalyeli Mecliste referanduma sunularak yapılması için 360, referandumsuz yapılması için de 400 oy gerekiyor. Bugünkü Meclis aritmetiğinde Yeni Anayasa konusunda ortak bir anlayış sergilenmesi zor gözükmektedir.
Yorum Yazın