Atıf ÖZGEN

Atıf ÖZGEN

Mail: ozgenatif@gmail.com

TOPLUMUN KÜLTÜREL YAPISI VE DEPREM KÜLTÜRÜ

Bir toplumun sağlam temeller üzerinden yükselmesi, o toplumu ayakta tutan kültürel değerlerin zenginliğiyle mümkündür.

Toplumun her alanda sağlıklı inşası için kültürel zenginleşmeye önem vermek gerekir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ‘Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür, derken kültürel yapıya verilmesi gereken öneme işaret ediyordu.

Ancak günümüzde Atatürk’ün işaret ettiği kültürel yapı ne ölçüde muhafaza edilmektedir, sorusu önemini korumaktadır.

Çevrenin korunması ve temizlik, trafik, sağlıklı yaşam, sanat ve spor, aile olma bilinci ve diğer birçok alanda toplumun yükselmesi, bu alanda oluşmuş olan kültürel yapının korunması ve zenginleştirilmesiyle mümkündür.

Toplumsal yapıda bir kısmını ifade ettiğimiz bu alanlarda, içinde bulunduğumuz duruma göz atıldığında iyimser olmamızı gerektiren bir durumla karşılaştığımızı söyleyemeyiz.

Kısaca ifade etmek gerekirse; deniz sahili ve sokaklar, çevre temizliği; okunan kitap sayısının azlığı, okuma kültürü; trafik keşmekeşi ve kazalar, trafik kültürü; sanat dallarına olan ilginin azlığı, sanat kültürü açısından arzu edilen kültürel zenginliğe ulaşamadığımızı göstermektedir.

Bu alanlardaki kültürel zenginleşme toplumun tamamına mal edilmiş olsaydı, medeni açıdan zenginleşmede ön sıralarda yerimizi almış olurduk.

Bir toplumda kültürel doku, geçmişten alınan miras ve yaşadıklarımızdan ders çıkarma ile oluşur, eğitim yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılır.

Kültürel yapımızın önemli bir sorunu; eğitimli bireylerin, kültürel dokuya uzak kalan yaklaşımlarıdır. Maalesef bu yaklaşımı; çevre temizliği, trafik, sanatsal etkinlikler gibi alanlarda daha çok müşahede etmekteyiz.

Soruna kültürel zafiyetlerimiz açısından yaklaştığımızda üzerinde durmamız gereken bir konuda deprem kültürümüzle ilgili yaşanan gerçeklerdir.

DEPREM KÜLTÜRÜ

Ülkemizin yakın tarihte çok sayıda depreme sahne olduğu, bu depremlerde on binlerce insanımızı kaybettiğimiz, ekonomik açıdan büyük zarara uğradığımız bilinen bir gerçektir.

1939 Erzincan, 1999 Gölcük ve bu iki deprem arasında yaşanan diğer depremler yanında en son 6 Şubat 2023 günü Güneydoğuda 11 ilimizi kapsayan 7,6 ve 7,7 şiddetindeki ikiz depremde de on binlerce insanımızı kaybettiğimiz gerçeğiyle toplum olarak yüzleşiyoruz.

Geçmişte deprem konusunda yaşanan acı tecrübeler, Japonya örneğinde olduğu gibi ülkemizde de köklü bir deprem kültürünü gerçekleştirmiş olmalıydı.

Ne var ki her deprem sonrasında olduğu gibi bu son 6 Şubat günkü depremde de yerle bir olan binalar, enkazdan kurtarılan insanlarımız yanında kurtarılamayıp vefat eden insanlar, deprem kültürü açısından olan eksiklerimizi gözler önüne serdi.

Depreme dayanıksız binalar, malzemeden çalma, çürük binalarda deniz kumu kullanılması, maddi hırs uğruna kolon kesme, deprem sonrası yaşanan hırsızlıklar, deprem kültürü açısından yüzleşmemiz gereken birçok gerçeğe işaret ediyor.

Hiç değilse dayanışma ve yardımlaşma kültürü açısından ülke çapında bir seferberlik yaşanması yüreklere biraz su serpti. Tabii ki bu durum da vefat eden vatandaşlarımızı geri getirmiyor.

Yaşanan her deprem verdiğimiz zayiatı aza indirmiş olsaydı, eksikliklerimizden ders çıkarmış ve deprem kültürümüzü zenginleştirmiş olurduk.

Deprem sonrası yapılan binalarda kusuru görülen müteahhit, mimar ve mühendislerin tutuklanması yanında Afet Bakanlığı kurulması, yeni yapılacak konutların etüt zemini yapılmış arsalar üzerinde inşası gibi tartışmalar devam ediyor.

Asıl üzerinde durulması gereken konu, yalnızca deprem alanında değil, ülkemiz insanlarını içine alan her konuda; görevini hakkıyla yapan, mesleğinin ilkelerinden taviz vermeyen, insan yaşamının önemini görüp gözeten ahlaklı ve dürüst insanların yetişmesi konusudur.

Bunun yanında siyasi iradenin seçmenden oy devşirme uğruna popülist uygulamalara yönelerek imar affı ve benzeri icraatları insan yaşamını hiçe sayarak uygulamasıdır.

Sonuç olarak milletçe yaşadığımız acılardan ders çıkarmak suretiyle, ülkesini ve insanını seven, doğruların peşinden koşmayı ilke edinen insan yetiştirme düzenini esas alan bir eğitim sisteminin inşası hayati önem kazanmış bulunmaktadır.

Atıf ÖZGEN

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar