Rem Fuar Organizasyonu tarafından 22-31 Ekim 2021 tarihleri arasında Ato Fuar ve Sergi Sarayında Ankara 16. Kitap Fuarı düzenlenmiştir.
Kitap fuarları; okuyucularla yazarların buluşması, okuyucuların yeni kitapları tanıması ve bir kitapçıda göremeyeceği kadar fazla kitabı bir arada görmesi, piyasaya göre kitapların daha ekonomik olması bakımından çok faydalı organizasyonlardır.
Kitap alımında internet alışverişinin hem rahat hem de ekonomik olması dolayısıyla fuarın sunduğu imkanların büyük bir kısmını karşılıyor. Ancak bana göre kitap fuarlarının en büyük fonksiyonu yazarla okuru bir araya getirmektedir. Bu durum imza günleriyle ve yazarla söyleşi şeklinde gerçekleşmektedir. Okur ve yazar etkileşimi kültürel gelişmelerin yolunu açmaktadır.
Yazardan imzalı kitap almanın önemi yazarla karşılaşmanın, onunla birkaç kelam etmenin hatıra değeri taşımasından kaynaklanır. Eğer kitaba değer veriyorsanız yazarından imzalı bir kitap almakla aynı zamanda yazara da değer verdiğinizi göstermiş olursunuz.
Yazar, şair Christopher Morley, “Bir adama bir kitap sattığın zaman, ona yalnız yarım kilo kağıt, mürekkep ve tutkal satmış olmazsın, ona tamamıyla yeni bir yaşam satmış olursun. Sevgi, dostluk, mizah ve geceleyin denizde dolaşan gemiler, eğer o kitap gerçekten benim anladığım anlamda bir kitapsa, onun içinde bütün gökler ve yer vardır.” der.
Kitabın içindeki ışığı bilmeyen kişi onu göstermelik kağıt ve mürekkepten ibaret hediyelik bir meta gibi algılar.
Kitap fuarlarında; sadece kültürel bir gösteriş ve meşhur yazarlarla fotoğraf çektirip ondan bir prestij devşirmek için kitap alanları görünce imza günlerinin amacı dışına çıktığını düşünüyorum. Bu tutumla kitap ve yazar sosyal medyada görünmek için çekilen fotoğraftaki bir figür haline geliyor. Oysa yazarla kitabı; daha iyi, güzel ve doğru bir hayatı inşa etmek için önemli bir unsur olarak görmek gerekir.
İmza günlerinde yayınevlerinin, yazarı kitap satışının parçası haline getirmesi, diğer taraftan kitabını kendi imkanlarıyla bastırmış kişilerin masraflarını çıkarmak için bir kitap pazarlamacısı gibi davranması, yazarlığın ve kitabın ruhuyla bağdaşmamaktadır. Böyle bir durum yazarı adeta bir işportacı, kitabı da ticari bir meta haline getirmektedir.
İmza günleriyle ilgili üzerinde durulması gereken bir diğer husus, dostların, tanıdıkların, bir kitap alarak, okuyarak, yazarla yüz yüze muhabbet ederek, bunu manevi bir kazanım olarak görmeyip kitap alımını yazara maddi bir destek sağlama şeklinde görmeleridir. Bu benim açımdan çok can sıkıcı durumdur. “Bak ben senin kitabını alıyorum ben sana maddi yardım yapıyorum” tarzındaki yaklaşım yazardan ışık alma yerine yazara maddi yardım sağlama, onu acınacak durumda görme gibi bir anlayıştır. Yazarın kitabını beğenmiyorsan almazsın, okumayacaksan yine almazsın. Eğer maddi yardım amaçlı alıyorsan git o paranı bir hayır kurumuna bağışla, bir yoksula ver, aç birinin karnını doyur daha anlamlı olur.
Yazara iyilik etmek için değil, kendinize iyilik etmek için kitap almak gerekir.
İmza günleri güzeldir. Ama kitaba, okumaya, yazara bir değer atfederek bu etkinlikler olursa güzeldir. Yazar kendini bir kitap pazarlamacısı, okur kendini bir müşteri ya da sosyal yardım yapan hayır sahibi gibi görürse imza günlerinin anlamı olmaz.
Ben dostlarımın aynı zamanda kitap dostları olduğunu da düşünüyor, sözü edilen olumsuz tutumlardan tenzih ediyorum.
İmza günü bahanedir. Gelin muhabbet edelim, kitaplardan konuşalım. Dostluklarımız erdem ve kitap üzerine yoğunlaşsın.
Yorum Yazın